Nike’ın spor giyimde dünya lideri olma yolculuğunu inceledik. Nike Pazarlama Stratejisi.


1964

Phil Knight ve Bill Bowerman, Japon koşu ayakkabılarını ABD’ye getirme fikriyle Nike’ı (ilk Blue Ribbon) kurdu.


1964 – 1971

O dönem pazar Almanların elindeydi. Adidas ve Puma en çok talep gören spor giyim markalarıydı.


1971

O ünlü swoosh logosuyla resmi olarak Nike ismini aldı ve piyasaya oyunu değiştiren bir ürün sundu.

Waffle Trainer

Nike pazarlama stratejisi

Artık trend belirleyici Nike’tı.


Her zaman spora ve sportif figürlere yakın Nike, 1972 olimpiyatlarında dikkat çekmeyi başardı.

Nike pazarlma stratejisi

Bunun ışığında artık yapılması gereken bunu genele yaymak ve bir Nike kültürü oluşturmaktı.*

Bunu da, “Greatness” üzerine kurguladıkları strateji çerçevesinde, ürün ve reklamlarla başardı.

Nike, müşterisi ile kurduğu her iletişimde bu stratejiyi temel aldı.


nike pazarlama stratejisi

Bugün Nike,

Spor ayakkabı pazarının %30’una, Yıllık $46 Milyar gelire, 79.000 çalışana, $167M piyasa değerine sahip bir dünya devi.


Özetle;

Reklamlar ancak stratejik amaç taşırsa marka değerini artırır. Bunun aksi yapılırsa, anlık satışlar getirse bile markanın geleceğine dair bir miras bırakmaz.

Sonuç olarak Nike pazarlama stratejisi, büyüme evresinde belirlediği iletişimi, doğru bir şekilde kurgulayarak, spor giyim endüstrisinde bir dev haline gelebildi. Attığı her adım stratejisine uygun bir şekilde markanın duygusal faydasına katkı sağladı.

Örneğin, birlikte çalıştığı influencerlar, marka mesajları, reklam tonları hep bu amaca hizmet ederken, Nike zihnimizin içine herkesin anlayabileceği ortak değerler olan mücadele, başarı ve büyüklük kavramlarını aşıladı.

Bu sayede Nike, ürün satmanın ötesinde, bir marka kültürünü de tüketicisine sunabildi. Nike bugün hepimiz için bir yaşam tarzını, hayata bakış açısını, ilhamı simgeleyen sembol haline dönüştü.


Markanızı birlikte büyütelim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir