Gösteri toplumu, postmodern çağda insana ve insanın maruz kaldığı etkilere ışık tutuyor. (Not // yazan kısımlar kitaptan benim yaptığım çıkarımlardır. Geri kalan yazılar ise yazarın kendi anlatımıdır.)

Zaman

1. Zamanın Satışı;
Tüketilebilir sahte-döngüsel zaman, gösteri zamanıdır. Modern toplumun –ister ulaşımın hızlanması, ister hazır çorba şeklinde olsun- sürekli elde etmeye çalıştığı zaman tasarrufunun, ABD halkı için kesin olarak, sadece televizyon seyretmenin günde ortalama 3 ila 6 saati işgal etmesi anlamına geldiği bilinir.

Diğer yandan, zaman tüketiminin toplumsal imajı ise tamamen eğlence ve tatil anlarının hakimiyeti altındadır. Gerçek yaşam olarak temsil edilen şey, aslında sadece daha gerçekçi bir hale gelmiş gösteri yaşamı olarak ortaya çıkar.

2. Not// Kapitalizm;
Kapitalizm, önce yok eder, sonra lütuf gibi sunar. Eskiden doğaya, suya ya da yiyeceğe direkt olarak erişimimiz vardı fakat zamanla kapitalizm bunları bizden kopardı ve bize satmaya başladı. Önce doğayı tahrip etti, ardından doğa içerisindeki evleri daha yüksek fiyattan satmaya başladı. Önce zamanımızı yok etti, ardından boş zamanı satmaya başladı. (Ör: Portakal sıkacağı)

3. Not // İnanç;
İnsanlar görmek istedikleri şeye inanırlar. “Gösteri Toplumu”
(Ör: Başkalarının Aklı)

Varoluş

4. Varoluşun Sınırında;
Görünüşün örgütlemesiyle sağlanan sahtekarlık, gerçek mevcudiyetiyle bütün yaşanmış hakikati bastırarak doğru ile yanlış arasındaki sınırları da ortadan kaldırır. Tuhaf gündelik kaderine edilgen bir şekilde boyun eğen bir kimse, büyülü tekniklerine başvurarak bu kadere aldatıcı bir şekilde tepki gösteren bir deliliğe doğru itilir.

Metaların tanınması ve tüketilmesi, karşılıksız bir iletişime gösterilen bu sahte karşılığın can damarıdır. Gabel’in tamamen farklı bir patolojik düzey için kullandığı tabirle söylemek gerekirse, “temsile duyulan anormal ihtiyaç, burada, varoluşun sınırında kalmış olmanın verdiği azap verici bir duyguyu telafi etmektedir.”

Tarih

5. Tarihin Unutturulması;
Toplumsal anlam sadece anlık olana ya da hemen sonra ivedi hale gelecek olana -ve her zaman bir başka ivediliğin yerini alana- atfedildiğinde medyanın kullanım biçimlerinin yaygaracı ve sonsuz bir anlamsızlığı garanti ettiği görülebilir.

Gösterinin, tarihin yasadışı ilan edilmesinden, bütün yakın tarihi zaten yasadışı olmaya mahkum etmiş olmaktan, toplumda tarih ruhunu yaygın bir şekilde unutturmuş olmayı başarmaktan sağladığı değerli avantaj öncelikle kendi tarihini örtbas etmektir: Yakın zamanda gerçekleştirdiği dünyayı fethetme hareketi örtbas edilir. Gösterinin iktidarı adeta her zaman oradaymış gibi zaten tanıdık gelir. Bütün zorbalar, henüz başa geçmiş olduklarını unutturmaya çalışmıştır.

Uzman

6. Uzmanın Kaybı
Her uzman efendisine hizmet eder, zira her türlü eski bağımsızlık olasılığı mevcut toplumun örgütlenme koşulları tarafından yok denilecek kadar aza indirilmiştir. En iyi hizmet veren uzman tabii ki yalan söyleyen uzmandır. Uzmana ihtiyaç duyanlar, farklı güdülerle, tahrifçiler ve budalalardır.

Birey, olayları kendi kendine idrak edemediğinde resmi olarak uzman tarafından güvenceye alınacaktır. Ör: hava sıcaklıklarını ya da gelecek kırk saat için tahmini yağışları bildiren medyatik meteoroloji uzmanının söylediklerinin bazı ekonomik, turistik ve bölgesel dengeleri koruma zorunluluğuyla hele ki bu kadar insanın birbirinden ıssız yerler arasında bu kadar çok yol katederek bu kadar çok seyahat ettiği ortamda ciddi bir şekilde kısıtlandığı gayet iyi bilinir; bu kısıtlanma o kadar ileri gider ki bu uzmanın animatör olarak daha başarılı olduğu söylenebilir.
(Ör: Daha iyi bir tanım için)

7. Ün ve Gösteri Karşıtlığı;
Gösteri karşıtı olup ün kazanmak hemen hemen olanaksız hale gelmiştir. Gösteri ilişkilerinin dışında kalarak tanınmak, zaten toplum düşmanı olarak tanınmakla eşdeğerlidir.

Postmodern

8. Postmodern;
Artık birisi hakkında doğrudan doğruya kendinizin öğrenmediği bir şeye inanmak mümkün değildir. Gösteri, iddialarını sadece dairesel hareketlerle ilerleyerek kanıtlar: Geri dönüşler yapar, kendini tekrarlar ve herkesin tanıklık edebileceği tek şey, kamuoyu önünde doğrulanabilen ve inanılabilen şey olduğundan bu şeyin bulunduğu yeri doğrulamaya devam eder. (Not// “Gösteri Toplumu”nda sahte sahtesini doğrular.)

9. Doğru;
Hegel’in ünlü bir sözünü tersine çevirerek ta 1967’de şunu yazmıştım: “Gerçek anlamda altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır.” O zamandan bu yana geçen yıllar bu ilkenin istisnasız her özel alana yayıldığını göstermiştir.

Her alanda olduğu gibi burada da cehalet sadece sömürülmek amacıyla üretilmiştir. Tarihin anlamı ile birlikte zevk de yitirilirken, hilekarlık ağları örülmüştür. Her şeyi düzenlemek için sadece uzmanları ve mezatçıları denetlemek yeterlidir ve bunu yapmak çok kolaydır; çünkü bu tür işlerde (aslında her tür işte) her türlü değeri doğrulayan şey satıştır.

Sahte olan şey zevki biçimlendirir ve özgün olanı hatırlatacak her türlü olasılığı bilinçli bir şekilde ortadan kaldırarak kendini güçlendirir. Sahtesine benzetmek için doğru olan bile mümkünse ” yeniden yapılır.” En zengin ve en modern olan Amerikalılar bu sahte sanat ticaretinin en önemli kurbanlarıdır. Versailles’ın ya da Sistine Şapeli’nin restorasyon çalışmalarını finanse edenler de bu insanlardır. İşte bu yüzden Michalengelo’nun freskleri çizgi filmlerdeki gibi parlak ve canlı renklere bürünmek zorunda kalır.

10. False Flag;
Tahakküm kendisini genellikle sahte saldırılarla korur ve bu saldırıların medyada ele alınış tarzı asıl harekatı örtbas edecektir. Örneğin 1981’de İspanyol Meclisi’nde, Tajero ve sivil korumalarının garip saldırılarının başarısızlığa uğraması aslında başarıya ulaşmış olan daha modern, yani örtülü bir hükümet darbesini gizlemekle mükellefti.

Bilgi

11. Bilgi Kırıntısına Sahip Kimse;
İşin içyüzünü bilmekten mutlu olan kişi, bu içyüzü eleştirmez ve kendisine açıklanan büyün gizli bilgilerdeki esas gerçeklik payının kendisinden daima saklanacığını bilmek istemez. Hile yapanların yardımsever koruyuculuğu sayesinde sahte de olsa biraz daha fazla oyun kağıdını görebilir; ama hiçbir zaman oyunun kurallarını öğrenemez. Böylece kendisini derhal manipülatörlerle özdeşleştirir ve aslında onun da paylaştığı bir cehalete karşı aldırışsız kalır. Çünkü, yalancı zorbalığa aşina olan bu kişilere sunulan bilgi kırıntıları, normal olarak yalanla zehirlenmiş, denetimsiz ve manipüle edilmiştir.

Bu bilgi kırıntıları yine de kendilerine ulaşanları sevindirir; çünkü bu insanları kendilerini hiçbir şey bilmeyenlerden daha üstün hisseder. Zaten bu bilgi kırıntılarının tek işlevi tahakkümü daha saygın kılmaktır, asla onu anlaşılabilir kılmak değil. Bu bilgiler insanlara birinci sınıf seyirci ayrıcalığı sağlar: Bu insanlar kendilerinden gizlenen şeyi kullanarak değil, ifşa edilene inanarak bir şeyleri anlayabileceklerine inanacak kadar budaladırlar.

Gösteri Toplumu – GUY DEBORD

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir