Bilinmezlik ve Kaygı;

Bu düşünce organik ürünlerin yükselişiyle ilgili bir haberi okurken aklıma geldi.

Yaşadığımız kaygıların büyük çoğunluğu bir bilinmezlikten kaynaklanır. Genel olarak tüketici kimliğimiz için de bu geçerlidir ve markaların varlığı tam da bu bilinmezliğin yarattığı riski en aza indirebildiği için kıymetlidir.

Lüks bir markanın size kesin imaj garantisi verdiği gibi, bir ihtiyacın giderilmesi adına risk almak istemediğiniz zaman, kendini kanıtlamış, görece pahalı bir markaya yönelmenizin sebebi de budur. Daha çok bildiğiniz ve güvendiğiniz bir markaya giderek, yaşayacağınızı düşündüğünüz sorunların veya yaşadığınız endişelerin üstesinden gelirsiniz.

Bilmek ve Kaygı;

Eskiden markalar bilinmezliğin tüketici üzerindeki korkusunu kullanırken, artık bilmenin tüketici üzerindeki korkusunu da kullanıyorlar. Bilmenin korkusu, bilinmeyenin korkusuna göre çok daha kesin ve göz ardı edilemez bir duruma doğru tüketiciyi itiyor. Tüketicinin haberdar edildiği bu yeni bilinç, markalar için yeni kategoriler oluşmasına ve yeni tüketici faydalarının ortaya çıkmasına neden oluyor.*

Markalar;

Domestos’un gözle görülmeyen mikroplar için başlattığı savaş, her birimizde daha önce endişesini yaşadığımız ama bir şekilde göz ardı edebildiğimiz durumun göz ardı edilememesine neden oldu ve eklenen extra bilinç artık bizi bu bilgiyle yaşamaya mecbur bıraktığı gibi Domestos dışında bir ürün almanın hijyenik sorumluluğunu da üzerimize ekledi.

Aynı şekilde Dyson, çıkardığı yeni elektrik süpürgesinin* lazer özelliğinin en küçük tozu bile gösterebildiğini ve mükemmel temizliği böylelikle sağladığını iddia etti. Tüketici tarafında kaliteli elektrik süpürgelerinin yeterince temizlemediğine dair güçlü bir algı olmasa bile, Dyson’ın bu hamlesiyle artık var ve Dyson dışında bir marka aldığınızda mükemmel temizlik yapıp yapamayacağınıza dair kuşku da otomatik olarak oluşmuş oluyor. Her gün “görünmeyen” bir toz içerisinde oturmayı kim ister değil mi?

Bu yazıya sebep olan organik meselesi ise başlı başına bir pazarlama öğretisi. Bundan 15 yıl önce markette satılan ürünlerin ne kadar sağlıklı olduğuyla bu kadar ilgilenmiyorduk, çünkü böyle bir endişemiz yoktu. Fakat organik ürünlerin çıkması ile birlikte bir anda bütün market ürünleri zehirli bir besine dönüştü. Tüketicide organik besinler üzerinden sağlanan bilinç birçok yeni korku ve kaygının önünü açtı, böylelikle organik dışında başka bir şey yiyemeyen bir kitle oluştu ve sayısı da hızla artıyor.

Yeni Bilinç Alanları Bulmak;

Markalar için oldukça kullanışlı olan bu görünmeyen düşmanlar, müşterilerin derin iç görülerinden elde ediliyorlar. Tüketicilerin korkularına odaklanmak ve acı noktalarını saptamak yeni bir kategori ve tüketici bilinci yaratabilmek adına önemli bir başlangıç noktası.  Tuvaletini yeterince temizleyemediğini düşünen, evdeki tozların süpürge ile gitmediğine inanan ya da marketteki ürünlerin zararlı olduğunu söyleyen birileri elbette olacak. Önemli olan sayısından bağımsız bu kişilerin acı noktalarının marka için uygulanabilir olup olmadığını ve genel kitle için geçerli olup olmayacağını öngörebilmektir. Çünkü kaygı bulaşıcıdır, ne kadar fazla kişiyi kaygılandırmayı başarabilirseniz, yarattığınız faydaya da o kadar çok kişiyi inandırabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir