160. yılını yeni tasarımıyla kutlayan dünya devi Perrier’i inceledik. Perrier Stratejisi.
Perrier 160. yılını kutluyor. Bu özel yılda, tasarım dünyasının dev ismi Philippe Starck ile eşsiz bir
işbirliği gerçekleştirdi.
Starck’ın tasarımı, optik oyunlardan ilham alıyor.
Şişedeki yatay çizgiler, ışığı ve görünümü dönüştürerek şişenin içindeki enerjiyi vurguluyor.
Perrier, geçmişte Andy Warhol ve Murakami ile de çalışmıştı.
Starck ile bu mirası ileriye taşıdı.
Peki Neden?
Çünkü marka, değerlere sahip çıkmaktır.
Çünkü Perrier, sadece bir maden suyu markası değil.
Yaratıcılık ve estetik değerlere sahip bir kimlik.
Marka bir günde inşa edilmez. Bir anlam dünyasını müşterilerinin zihninde yaşatmak için yıllarca emek verir. Perrier bu yolculuğu 160 yıldır sürdürüyor.
Öncelikle markalar içinde barındırdıkları değerler, hayaller, hikayeler ve duygularla marka olur. Böylece ürünün ötesine geçen bu kavramlar, her müşteri için, hayatına anlam katan, fayda yaratan, farklılaşmasına katkı sağlayan bir kimlik inşa eder.
Aslında zamanla müşterinin oluşturduğu bu kimlik ile markanın vaatleri arasında soyut bir sözleşme oluşur. Marka, müşterisinin arzuladığı insan olmasına yardım edecek, müşterisi de markaya sadık olacaktır. Şüphesiz bu sözleşme biri diğerini aldatana kadar devam eder.
Markalar müşterilerini değerlerine sahip çıkmayarak ve onu yaşatmayarak aldatır. Ürünün kalitesini düşürür, farklı bir kitleye hitap etmeye karar verir ya da fiyatlarını ulaşılmaz bir noktaya getirir, böylece aradaki iletişim kopar ve duygular kaybolur.
Özetle Perrier’in başarısı bu sözleşmeye yıllardır sadık kalmasından geliyor. Müşterisi için inşa ettiği entelektüel kimlik, her seferinde yeniden güncellenerek ve dönüşerek, Perrier stratejisi 160 yıldır gücünü koruyor.
Markalar, ürünlerden değil duygulardan beslenir.